Korumacılık, Ticaret Savaşı ve ABD Türkiye Ticaret İlişkileri

 | 18.08.2018 12:54

Korumacılık ve Ticaret Savaşı
Korumacılık; bir devletin, kendi ulusal üreticilerini ve çalışanlarını haklı ya da haksız dış rekabetten korumak amacıyla uluslararası ticarete çeşitli yollarla kısıtlamalar getirmesi durumudur. Bu kısıtlamalar genellikle gümrük vergilerinin yükseltilmesi, ithalata kota konulması (ithalata miktar ve değer olarak limit getirilmesi), ithal edilecek malların standartlarının ülkeye özel olarak tanımlanması gibi yollarla yapılır.

Ticaret savaşı; korumacılık uygulayarak ithalatına kısıtlamalar getirmiş olan bir ülkeye karşı başka ülkelerin de benzer yollarla misilleme yapmaları halinde ortaya çıkan durumdur. Konu korumacılıktan ticaret savaşlarına sıçradığında bu savaşa giren ekonomiler birbirlerinden yaptıkları ithalatı kısıtlamaya yönelirler ve bu hamlelerin sonucu olarak uluslararası ticaret hacmi düşmeye başlar.

ABD’nin Başlattığı Ticaret Savaşı
ABD, tarihsel olarak dışticaret açığı veren bir ekonomidir. ABD’nin en yüksek ticaret açığı verdiği ekonomi olan Çin’e 2017 yılı itibariyle ihracatı 130 milyar, Çin’den ithalatı 506 milyar ve dolayısıyla ticaret açığı da 376 milyar Dolar tutarında bulunuyor. ABD yönetimleri zaman zaman ABD Ticaret Temsilciliği (USTR) aracılığıyla karşılıklı ticarette açık verdiği ekonomilere ve özellikle de en yüksek ticaret açığı verdiği Çin’e karşı belirli ölçülerde baskı uygular. Bu baskılar Trump’ın başkan seçilmesine kadar daha çok ikili ekonomik ilişkiler ve bazen de Dünya Ticaret Örgütü (WTO) aracılığıyla yapılırdı. Bu tür baskıları tam olarak bir ticaret savaşı diye nitelemek pek doğru olmaz. Trump’ın, başkan seçildikten sonra bu baskıları sözlü olmaktan hatta WTO aracılığıyla yürütmekten çıkarıp doğrudan tek taraflı olarak uygulamaya geçirmeye başlamasıyla birlikte iş açık bir ticaret savaşına dönüştü. Bu uygulamalar iki tuhaf sonuç yaratmaya başladı: (1) Kapitalizmin, defalarca doğruluğu kanıtlanmış olan, “uluslararası ticaret artışı uluslararası refah artışını getirir” ilkesinden sapma başladı. (2) Kapitalizmin lideri olan ABD korumacılığı savunur duruma geçerken, komünist olarak nitelenen Çin serbest ticareti savunur konuma geçti.

Uygulamayı İndirin
Küresel finans piyasalarını takip etmek için her gün Investing.com uygulamasını kullanan milyonlarca kişiye sen de katıl!
Şimdi İndir

Trump yönetimi, Çin’e karşı başlattığı korumacılık önlemlerini Çin’le sınırlı bırakmayarak ticaret açığı verilen başka ülkelere de uygulamaya koyuldu. Bu yaklaşımının sonucu olarak Çin ve diğer ülkeler de ABD mallarına karşı benzer önlemleri uygulamaya koyunca dünya çapında bir ticaret savaşı başlamış oldu.

ABD ve Çin’in karşılıklı uygulamalarla birbiriyle dışticaret ilişkisini tümüyle askıya aldıklarını ve her iki ülkenin bu askıya alma sonucu kaybettiği ihracatı başka bir ülkeye yönlendiremediğini varsayalım. Bu durumda ABD 130 milyar, Çin 506 milyar Dolarlık ihracat gelirinden yoksun kalmış, ABD dış ticaret açığını 376 milyar Dolar azaltırken, Çin dışticaret fazlasının 376 milyar Dolarını kaybetmiş olacaktır. Böyle bakıldığında ABD ticaret savaşından kazançlı çıkmış görünür. Ne var ki ABD’ye karşı açık veren ülkelerin, ABD’nin Çin’ e yaptığı uygulamanın aynısını ABD’ye karşı yapmaları halinde bu kez ihracat gelirlerini ve dolayısıyla refah düzeyini kaybeden ABD ekonomisi olacaktır. Bu karşılıklı kısıtlamalar sonucunda dünya ticareti ve dolayısıyla dünya refahı gerileyecek, bazı ufak tefek istisnalar dışında bütün ülkeler bu savaştan muhtemelen zararlı çıkmış olacaklardır. Bugüne kadar ticaret savaşlarında net bir biçimde kazanan olmadı. Geçmiş uygulamaların ortaya koyduğu gibi ticaret savaşları genellikle örneği az görülen bir kaybet – kaybet durumuna yol açıyor.

ABD – Türkiye Ticaretinde Son Gelişmeler
ABD ile Türkiye arasında ticaret savaşı başlatacak bir durum, en azından ABD açısından, söz konusu değil. Bunu ortaya koyabilmek için iki ülkenin önce dünya ticaretindeki yerlerine, sonra da karşılıklı dışticaret ilişkilerine bakalım.

Aşağıdaki tablo ABD ve Türkiye’nin çeşitli verilerini gösteriyor (Kaynaklar: IMF, WEO Database, April 2018, USTR, US Census Bureau, TÜİK.)