Petrolde Son Yılların En Büyük Arz Krizi Fiyatları Daha da Yukarı Taşıyabilir (2. Bölüm)

 | 25.03.2022 16:17

Dün yayımladığımız birinci bölümde, günümüz petrol piyasasında giderek büyüyen arz risklerine odaklanmıştık. Bugünkü yazımızda ise, arzdaki bu boşluğun potansiyel olarak nasıl dolabileceğini görmek adına en güncel arz trendlerini inceleyeceğiz.h2 OPEC’teki Üretim Sıkıntıları Devam Ediyor/h2

IEA’nın son yayımladığı aylık petrol piyasası raporu, küresel stoklardaki düşüşün arkasındaki en önemli faktörü belirliyor:

“OPEC+ grubunun belirlediği hedeflerin sürekli olarak altında kalması, 2021 başından bu yana piyasada 300 milyon varillik bir petrol kaybına yol açtı.“

Daha önceki yazılarımda da belirttiğim gibi, OPEC+ üyelerinin çoğu ABD’de kaya petrolü üretimini yavaşlatan aynı olumsuzlukla karşı karşıya: yatırım yetersizliği. Bu yetersizlik, aylık verilerin her birinde karşımıza çıkmaya devam eden, uzun vadeli bir problem.

Geçtiğimiz haftada yayımlanan OPEC üretim raporunda , grup bir kez daha belirlenen üretim kotasının günlük 600 bin varil civarında altında kaldı. Bunun arkasında da, Angola ve Nijerya gibi bazı OPEC+ üyesi ülkelerin üretimlerinde sürekli olarak yaşadıkları sorunlar var.

OPEC+ üyeleri arasında yalnızca Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri kayda değer bir ek kapasiteye sahip. Bu ek kapasite figürlerinin tam olarak ne olduğunu kimse bilmese de, konsensüs tahminleri genel olarak iki ülke için toplamda günlük 2,5-3 milyon varillik bir ek kapasiteye işaret ediyor. Teorik olarak, eğer hem Suudi Arabistan, hem de BAE vanaları sonuna kadar açarak üretimi maksimuma çıkarırsa, IEA’nın günlük 3-4 milyon varile kadar çıkabileceğine dair uyardığı Rus arzındaki kayıpları telafi etmeye yaklaşabilir.

h2 Suudi Arabistan ve BAE Küresel Bir Enerji Krizini Önleyebilir mi?/h2

Petrol arzındaki bu tehlike sebebiyle Japonya'dan siyasiler Suudi Arabistan ve BAE’yi ek kapasitelerini piyasaya sunmaya ikna etmeye çalışıyor. Tabi ki burada bazı zorluklar var.

İlk olarak, iki ülke de belirlenen üretim kotalarını aşmak durumunda kalacakları için bu mevcut OPEC+ koalisyonunun bozulması anlamına gelir. Tabi ki hiçbir şey imkansız değil, özellikle de konu topyekün bir enerji kriziyse. Ancak bugünkü manzaraya göre, iki ülke de mevcut OPEC+ anlaşmasını ihlal etmeye pek niyetli değil gibi.

Uygulamayı İndirin
Küresel finans piyasalarını takip etmek için her gün Investing.com uygulamasını kullanan milyonlarca kişiye sen de katıl!
Şimdi İndir

Beyaz Saray ile, Suudi Arabistan ve BAE’nin arasının giderek açılması da işleri daha karmaşık hale getiriyor. Bu açılmanın en önemli nedenlerinden biri, ABD Başkanı Biden’ın iki ülkenin Yemen’de devam eden iç savaşa yönelik faaliyetlerini desteklemekten geri adım atması. Rusya’nın Ukrayna’yı işgalinin ilk günlerinde ne Suudi Arabistan, ne de BAE yetkililerinin Biden’ın telefonlarına cevap vermediğine dair haberler bu açılmayı net bir şekilde ortaya koydu. Biden’ın Suudi Arabistan’ın bölgedeki en önemli rakibi İran’a karşı tutumunu yumuşatması da işleri zorlaştıran bir faktör (bu konuya birazdan döneceğiz).

İkinci sorun ise aşağıdaki grafikte görülebilir: Suudi Arabistan ve BAE’nin sondaj aktiviteleri COVID-19 salgını öncesindeki seviyelerin neredeyse %50 altına düştü: