Resesyon İhtimali Güçlendikçe Fed Sıkılaşmadan Çark Etmeye mi Başlıyor?

 | 25.05.2022 14:53

Küresel piyasalarda geçtiğimiz haftalarda olduğu gibi başta ABD endekslerinde olmak üzere volatilite güçlü bir biçimde devam ediyor. Küresel endeksler “agresif Fed geliyor, faizler artacak ve finansal koşullar sıkılaşacak” fiyatlamasını bile isteye uzunca bir süre yapmak istemediler ama özellikle 4 Mayıs sonrasında bu fiyatlamanın çok sert biçimde yapılmaya başlamasıyla endekslerde sert geri çekilmeler olduğunu görüyoruz. Son günlerde piyasa artık “agresif Fed gelecek” durumunu kabullendi ve büyük ölçüde fiyatladı. Fakat asıl belirsizlik yaratan kısım başta ABD olmak üzere ülkelerin bir resesyona veya stagflasyona girmeden enflasyonu düşürüp düşüremeyecekleri. Bildiğimiz gibi Fed bu konuda kendine oldukça güveniyor ve yumuşak iniş yapma şansım yüksek diye düşünüyor. Avrupa tarafına bakıyoruz, yine dün konuşan Lagarde Euro bölgesi için temel senaryomuzda resesyon öngörmüyoruz diyor. Her ne kadar politika yapıcıları böyle konuşsa da piyasanın onlara -ki özellikle de Powell’a ve Fed’e- eskisi kadar güveni yok. Piyasa diyor ki enflasyon uzun süre geçici deyip kalıcıya çeviren ve hatta onu da geçtim daha geçen hafta “faizleri artırmakta geç kaldık” itirafı yapan Powell değil miydi. E o zaman neden resesyon olmayacağını düşünen Fed’e güveneyim ki fiyatlamasını yapıyor şu an.

Bu gelişmelerle son haftalarda yüksek enflasyonun yanı sıra özellikle de ekonomik büyümenin öncü göstergeleri ve verilerine karşı piyasanın aşırı duyarlı olduğunu ve bu noktada var olan belirsizlik nedeniyle de gelen iyi veya kötü makroekonomik verileri aşırı fiyatladığını söyleyebiliriz. Bu noktada iyi gelen ekonomik veriler resesyon ihtimalini azalttığından endekslere alım getirirken, kötü gelen her veride “resesyon veya stagflasyon geliyor” fiyatlamasıyla riskten kaçışı tetikliyor. Fakat şunu söylemek çok yanlış olmayacaktır, piyasalar şu an için resesyon fiyatlamasından ziyade ağırlıklı olarak “ekonomik aktivitedeki yavaşlamayı” fiyatlıyor. Yani henüz resesyon hele ki stagflasyon tam olarak fiyatlamalara girmiş durumda değil. 

Dün bu bağlamda ABD verileri kötü gelince yeniden riskten kaçış fiyatlamasının yanı sıra resesyon ve ve stagflasyon tartışmalarının alevlendiğini gördük. Bu arada dün sadece ABD’den gelen veriler değil Euro bölgesi PMI verilerinin de beklenti altı olması ve son günlerde de Çin’den beklentilerin oldukça altında gelen veriler sonrasında hemen hemen tüm kurumların Çin’in büyüme rakamlarını aşağı yönlü revize etmesi de resesyon ve stagflasyon tartışmalarını güçlendirmiş durumda. 

Dün ABD İmalat PMI 57,5 (bir önceki ay 59,2’ymiş), hizmet PMI ise beklentilerin altında 53,5 (beklenti 55,2 iken bir önceki ay 55,6’mış) olarak açıklandı. Her ne kadar büyümenin en önemli öncü göstergelerinden biri olarak kabul edilen PMI hala fena sayılamayacak düzeyde olsa da ekonomik yavaşlamaya işaret edebileceğine ilişkin bir sinyal de vermiyor değil. Ama aslında dün piyasayı PMI verilerinden ziyade asıl bozan ABD’nin yeni konut satışları verisi oldu. Nisan ayına ilişkin yeni konut satışları 750 bin beklenirken veri 591 bin olarak açıklandı. Yani ABD’de bir aylık sürede yeni konut satışlarında %16,6’lık bir azalma meydana gelmiş. Bu azalma 2010 yılından bu yana görülen aylık en sert düşüş olarak nitelendiriliyor. Aynı zamanda bu rakam Mayıs 2020’den bu yana görülen en düşük satış rakamı. Yeni konut satışlarındaki bu sert düşüşün temel nedenlerinin enflasyon karşısında gelirlerin giderek azalmasının yanı sıra ekonominin gidişatına ve Merkez Bankalarının ilerleyen dönemlerde atacakları adımlara ve bu adımların sonuçlarının ne olacağına ilişkin belirsizlik olduğu dile getiriliyor.