TCMB Faiz Kararı Sonrası Dolar/TL'de Durum Ne Olur?

 | 06.05.2021 05:10

TCMB 15 Nisan’daki PPK toplantısında politika faizini %19 düzeyinde sabit tutmuş fakat faiz kararı metninde bazı değişiklikler yapmıştı. Bir önceki başkan Naci Ağbal döneminde yer alan “uzun bir müddet sıkı duruşa devam” ve “gerekmesi durumunda ilave sıkılaştırma yapılacaktır” ifadeleri Nisan ayı faiz kararı metninden çıkarılmıştı. Bu ifadeler yerine “politika faizi, güçlü dezenflasyonist etkiyi muhafaza edecek şekilde, enflasyonun üzerinde bir düzeyde oluşturulmaya devam edilecektir” ifadesi konulmuştu. Bu nedenle Nisan ayı karar metninde bir önceki metne göre sıkı parasal duruş korunmasına rağmen ilave sıkılaştırmaya dair ifadelerin kaldırılmış olması piyasalarda soru işaretleri yaratmış ve son karar metni bir önceki metne göre daha güvercin bulunmuştu. Piyasalara göre tüm bunlar şu anlama geliyordu, yeni TCMB yönetimi faiz artırımı konusunda çok istekli değil, bu nedenle bu ifadeleri kaldırarak önümüzdeki toplantılarda faiz indirimi için kendisine alan yaratma çabasındaydı. 15 Nisan PPK sonrası en çok merak edilen soru artık faiz indiriminin en erken ne zaman yapılacağı olmuştu.

Ardından gözler 29 Nisan’da açıklanan yılın ikinci enflasyon raporuna çevrildi. Piyasalar TCMB’den enflasyon raporunda 2021 yılı enflasyon tahminini yukarı yönlü revize etmesini bekliyordu. TCMB’nin enflasyonla mücadelede ne kadar kararlı ve samimi olduğunu göstermesi için sadece yukarı yönlü revize değil aynı zamanda “gerçekçi bir revizyon” yapması da gerekiyordu. Söz konusu yukarı yönlü gerçeklere uygun enflasyon tahmini TCMB’nin kredibilitesi ve güvenirliliğini artırması için de mutlaka gerekliydi. Çünkü özellikle Mart ayı sonundan itibaren kurda başlayan artışlar ve global piyasalarda artan emtia, enerji ve uluslararası gıda fiyatları enflasyonu artırmaya devam edecekti.

Enflasyon raporunda TCMB 2021 yıl sonu enflasyon tahminini beklentilere paralel bir biçimde %9,4’ten %12,2’ye yukarı yönlü revize etti. Fakat piyasalara göre bu revizyon yeterli değildi. Çünkü piyasada 2021 yıl sonu için enflasyon oranının %14’in altına inmeyeceği yönünde hâkim bir beklenti vardı. Bu nedenle %12.2’lik enflasyon tahmini piyasalar tarafından oldukça “iyimser” karşılandı yani çok gerçekçi bulunmadı.

Uygulamayı İndirin
Küresel finans piyasalarını takip etmek için her gün Investing.com uygulamasını kullanan milyonlarca kişiye sen de katıl!
Şimdi İndir

Ayrıca 29 Nisan’da başkan Şahap Kavcıoğlu sanal ortamda gerçekleştirdiği sunumda enflasyonun Nisan ayında tepe yapıp yıllık zirveyi gördükten sonra azalmaya başlayacağını belirtti. Belki de enflasyon raporu sunumunun en dikkat çekici açıklaması bu olmuştu. Piyasalara göre TCMB bu söylemiyle “ilerleyen aylarda ek sıkılaştırmaya ihtiyaç olacağını düşünmüyorum” mesajı veriyordu. Oysa piyasada bu konudaki hâkim beklenti söz konusu koşullar altında enflasyonda zirvenin Mayıs ya da Haziran ayına sarkabileceği. Tüm bu gelişmeler sonrasında enflasyon raporu ile açıklanmaya ihtiyaç duyulan iki soru gündeme geldi. İlki Nisan’dan sonra enflasyon düşmeye başlayacaksa neden yıl sonu enflasyon tahmini yükseltilmişti? İkincisi özellikle son dönemlerde döviz kuru, emtia ve gıda fiyatlarındaki artışlar hız kesmedikçe enflasyonda nasıl Nisan sonrası bir azalma olacaktı?

Daha bu tartışmalar sıcaklığını yitirmemişti ki Pazartesi açıklanan enflasyon rakamları durumu daha tartışmalı hale getirdi. Pazartesi günü Nisan ayı TÜFE’nin %1,68’lik artışla %17,14’e Yİ-ÜFE’nin de  %4.34’lük artışla %35,17’ye yükseldiği açıklandı. TÜFE her ne kadar beklentilerin çok az altında gerçekleşmiş olsa da özellikle Yİ-ÜFE’deki dramatik artış hayli dikkat çekiciydi. Anlaşılan o ki yüksek kur enflasyon üzerinde etkisini gösteriyor ve göstermeye de devam edecek.  

Rakamlar incelendiğinde son 2,5 yılın en yüksek seviyesine ulaşan ÜFE-TÜFE makası ise enflasyon konusundaki en sıkıntılı kısma işaret ediyor. Bildiğimiz gibi ÜFE’deki yani üretici maliyetlerindeki artışlar zamanla mal ve hizmet fiyatlarına yani TÜFE’ye yansıyacak. Hele ki kapanmanın bitip zamanla kısıtlamaların kaldırılacağı düşünülürse talepteki canlanma yapılacak zamlara daha kolay olanak tanıyacak. Peki eğer böyle olacaksa nasıl olacakta Nisan’dan sonra enflasyon düşmeye başlayacak? Sizin anlayacağınız Pazartesi günkü enflasyon rakamlarından sonra geçen haftaki enflasyon raporu ve sunumu daha bir sorgulanır oldu. Açıklanan enflasyon sonrası yıl sonu %12.2’lik enflasyon tahminin düşük olduğu bir kez daha anlaşılmış oldu.

Para politikası alanındaki son dönemdeki bu gelişmeler sonrasında gözler bugün yapılacak Mayıs ayı PPK faiz kararı ve karar metnine çevrildi. Piyasalar bu konuda faizlerin %19 düzeyinde sabit tutulacağını bekliyor. Özellikle son enflasyon raporunda ve başkan tarafından yapılan sunumda, politika faizinin beklenen ve gerçekleşen enflasyon oranının üzerinde belirleneceğinin sıklıkla yinelenmesi ve faiz indirimine dair sinyallerin olmaması Mayıs ayı toplantısında politika faizinin sabit tutulacağı beklentisini daha da güçlendirdi. Hatta daha önceden faiz indirimi ilk olarak Haziran-Temmuz gibi gelebilir beklentileri, enflasyon raporu sonrasında faiz indirimi en erken 3. veya 4. çeyrekte gelebilir olarak güncellendi.

Bu gelişmeler ışığında bugünkü toplantı için hâkim beklenti faizin sabit tutulacağı yönünde. Karar metninin ana retoriğinin yine “sıkı duruşa devam” olacağı düşünülüyor, yani bir önceki metne göre önemli bir değişiklik beklenmiyor.

Peki politika faizi sabit tutulup karar metninde de beklenildiği gibi önemli bir değişme olmaz ise piyasalar buna nasıl tepki verir? Açıkçası Pazartesi öncesinde bu beklenti piyasalar tarafından zaten fiyatlanmıştı, haliyle dolar/TL ve BİST-100 üzerinde çok etki yapacağı düşünülmüyordu. Fakat Pazartesi gelen yüksek ÜFE ve yine yüksek ÜFE-TÜFE makası sonrasında faizler artırılmalı görüşü düşük tonda da olsa yeniden gündeme gelince söylem “enflasyona karşın faizin artırılmayacağına” dönüştü. Bu nedenle sabit tutulan politika faizi ve bir önceki ay ile aynı metin sonrasında kurda kısmi de olsa yukarı yönlü bir hareketlenme ve bir volatilite artışı yaşanabilir, bu da yine BİST-100'de aşağı yönde kısmi bir baskı yaratabilir. Dolayısıyla bu koşullarda faiz kararı sonrası kurda şimdilik en azından aşağı yönlü hareket çok mümkün gibi görünmüyor.

 Öte yandan Salı günü Yellen’ın “hükümet harcamaları nedeniyle ekonomi aşırı ısınabilir bu nedenle faizlerin artması gerekebilir” söyleminden sonra dolar endeksi de yükselişe geçti. Daha da önemlisi Cuma günü ABD’nin tarım dışı istihdam ve işsizlik rakamları geliyor. Eğer geçen ayki gibi beklentilerin çok üzerinde bir tarım dışı istihdam verisi ile karşılaşırsak bu dolar endeksini güçlendirip dolar/TL’de TCMB kararı sonrasında kritik dirençleri test etmesine sebep olabilir. Hatta iyi gelen tarım dışı istihdam verisi  ABD 10 yıllık tahvil faizlerini de yukarı çekerek sermaye çıkışı sonrasında BİST-100'e de satış getirebilir.

Şu an 8,32 civarında fiyatlanan kurda bu haftaki hem iç hem de dış gelişmeler sonucunda yukarı yönlü hareketlerde 8,35 direnci bir hayli kritik. Faiz kararı sonrası 8,35 üstü kalıcı fiyatlamalar oluşursa bu bizi kısa sürede 8,40 ve bir diğer önemli direnç seviyesi 8,48’e götürebilir. Hatta tarihi zirve 8,58 yeniden gündemimize girebilir. Aşağı yönlü düşüşlerde 8,30, 8,24 ve 8,18 desteklerine dikkat. Özellikle 8,18 altı fiyatlamalar kurdaki tansiyonu bir nebze de olsa rahatlatacaktır. Bu gelişmelerle karar sonrası kurun 8,20-8,40 bandında işlem görmesi beklenebilir.

                     
                       Dolar/TL’nin Son Bir Haftalık Grafiği